Ortadoğu’daki jeopolitik dengeler, 7 Ekim 2023 tarihinde başlayan İsrail-Hamas çatışmasıyla birlikte yeni bir evreye girmiştir. Bu çalışmada, söz konusu çatışmanın ardındaki derin stratejik hedefler, özellikle su kaynakları üzerindeki kontrol mücadelesi bağlamında incelenecektir.
Tarihsel Arka Plan
İsrail’in bölgedeki varlığı, 1948’deki kuruluşundan bu yana çeşitli savaşlarla şekillenmiştir:
- 1948 Arap-İsrail Savaşı
- 1952 Çatışmaları
- 1967 Altı Gün Savaşı
- 1973 Yom Kippur Savaşı
Bu çatışmalar, İsrail’in toprak kazanımlarıyla sonuçlanmış, ancak hiçbirinde Arap orduları İsrail topraklarına girememiştir. 7 Ekim 2023 saldırısı, bu açıdan bir ilki temsil etmektedir.
Uluslararası Hukuk ve Meşruiyet Arayışı
İsrail, Hamas’ın saldırısını uluslararası hukuk çerçevesinde bir fırsata dönüştürme çabasındadır. Birleşmiş Milletler Kuruluş Antlaşması’nın 51. maddesine dayanarak “meşru müdafaa hakkı” iddiasıyla karşı saldırılarını meşrulaştırmaya çalışmaktadır.
Gazze’deki İnsani Kriz
İsrail’in Gazze’ye yönelik operasyonları şu sonuçları doğurmuştur:
- Yaklaşık 2 milyon insan yerinden edilmiştir.
- Binaların %60’ı yıkılmıştır.
- Altyapı sistemleri (su, elektrik, kanalizasyon) ciddi hasar görmüştür.
- Resmi rakamlara göre 42 bin, gayri resmi tahminlere göre 100 binden fazla insan hayatını kaybetmiştir.
Su Kaynaklarının Stratejik Önemi
İsrail’in bölgedeki uzun vadeli stratejisinin merkezinde su kaynaklarının kontrolü yer almaktadır. Bu bağlamda:
- Golan Tepeleri: 1967’de ele geçirilen bu bölge, İsrail’in su ihtiyacını karşılamada önemli rol oynamaktadır.
- Litani Nehri: İsrail’in gelecekteki muhtemel hedeflerinden biri olarak görülmektedir. Bu nehir ve havzası, İsrail’in 1948’de çizilen ancak gerçekleştirilemeyen haritasında yer almaktadır.
Lübnan’a Yönelik Potansiyel Operasyonlar
İsrail’in Lübnan’a yönelik olası bir operasyonunun ana hedefi, Hizbullah’tan ziyade Litani Nehri ve su havzalarının kontrolü olabilir. Bu strateji şu adımları içerebilir:
- Litani Nehri ve su havzalarının ele geçirilmesi
- Güney Lübnan’ın yaşanmaz hale getirilmesi
- Bölge halkının baskı altına alınması
- Hizbullah’ın Lübnan kanadının etkisiz hale getirilmesi
Sonuç ve Değerlendirme
İsrail’in Ortadoğu’daki stratejik hedefleri, sadece güvenlik kaygılarıyla sınırlı değildir. Su kaynaklarının kontrolü, bölgedeki uzun vadeli varlığını sürdürmek için kritik öneme sahiptir. Bu bağlamda, “su savaşları” kavramı, bölgenin geleceğini şekillendirecek önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu gelişmeler, Ortadoğu’nun yeniden yapılandırılması sürecinde su kaynaklarının merkezi rolünü vurgulamaktadır. Uluslararası toplumun, bölgedeki su kaynaklarının adil paylaşımı ve yönetimi konusunda proaktif bir yaklaşım benimsemesi, gelecekteki çatışmaların önlenmesi açısından hayati önem taşımaktadır.